24 Haziran 2012 Pazar

Aile tatlı şey - Nasihatler olmadığı sürece - sevgiler


İnanamıyorum artık Düşük Bel Kot üyeleri 4 oldu tam bir skandal. Açıkçası bu kadar kalabalık olacağımız aklımın ucundan geçmezdi. Çünkü ben maalesef ama maalesef aşırı üşengeç bir kızım yani kendimi övmek gibi olmasın ancak uykum yoksa yazı yazabilirim ya da aşırı üzgün/mutluysam.  Bu yazı ise hem 4 üyelik bir ailenin sevincinden hem de uykum gelmediği için. Bu yazıyı ne hakkında yazayım diye çok düşündüm ve buldum. O ailelerin bilindik “Aman çocuğum öyle yaparsan şöyle olur.” nasihatlerinden bahsedeceğim.
Önceki yazım arkadaşımla buluşmamla ilgiliydi aslında her ne kadar benim ailem normal bir aile olsa da insan denen varlığın “merak” adındaki küçük, görünmez bir dostu var. Ah o yumurcak yok mu?! İşte o fısıldadığı zaman en gamsız insan bile bir anda ‘en mantıklı’ kişi çıkı veriyor. Kinder yumurta gibi sadece büyük versiyonu. O gün bile giderken bana verilen nasihati size söyleyeyim: “Aman dikkat et yavrum. Eğer biri sana çikolata filan verip annen orada bekliyor derse inanma.”. Ohh yok artık ne yaptınız anne hani marjinal biz ergenlerdi size ne oluyor? Bir kere adam bana çikolata uzatsa “Çocuk mu kandırıyorsun koçum?” diye bir soru yöneltirim. Hani nasihat: “Aman yavrum eğer biri sana ‘tektaş’ verirse sakın gitme.” gibi bir şey olsa anlardım da. Yani çikolata aşırı masum ya hani gazoz olsa gıkım çıkmaz. Babam da annem de cidden böyle bir şey olduğunu düşünüyor ya en acı kısmı bu. Okumuş insanlarsınız yapmayın ya… Neyse şaka maka bu nasihat ya da uyarılar bazen beni bile tedirgin ediyor. Ben bile kanıyorum ha. Artık dışarıda bütün yaşlı amcalara ya da elinde çikolata yiyen insanlara potansiyel bir katil gözüyle bakıyorum. Tehlikeyi farkında mısınız?
Tamam tamam ailelerin fazla üstüne gittim ama kabul edelim ki bu durumlar yaşanmıyor değil.  Bazı yönlerde de haklılar ya da ben haklı buluyorum onları. Evde ezelden beri tek kalmaya korkan bir insanım ben yani ne bileyim tipim değil. Allahtan ev dubleks filan değil yoksa iyice yanmıştım. Bildiğiniz gibi korku filmlerinde hep cinler, şeytanlar dubleks evlere giriyor. Korka bileceğim en uç nokta ise bizim eve arı girmesi olur. Ama mazur görün benim üstün hayal gücüm o anlarda aşırı çalıştığı için bütün klasik korku hikayeleri ve hırsızlık olayları aklımın bir ucunda fır dönüyor. İşte o andaki verilen bütün nasihatlerin gözünden öpesim var. Annem o anda “Aman ocaklara dikkat et”, “Camı açık unutma”, “Dondurma yersen arkasından su iç” filan gibi nasihatlerde bulununca anlından öpesim geliyor annemi. Hani o anda keşke beş çayına gelse de anlatsa filan oluyorum yeter ki çıkmasın evden modundayım.  Ama verilmesi gereken başka önerilerde var örneğin “Yanında bol bol sarımsak bulundur eve vampir girerse diye.” gibi bir öneri bana gayet mantıklı geliyor, insanlar hala ‘2012’ye inanıyorsa neden olmasın.  Neyse o evden çıkış olayı beni hemen odamda televizyon açmaya itiyor ve içeriden gelen en ufak tıkırtı bile benim adrelin seviyemin artmasına yetiyor. Öyle bakmayın ekrana ben ezikmişim gibi. Şaka değil evin içinde bağıra bağıra her odaya giriyorum. Hani ses filan gelse yandıkta haberim yok.  Her şeyin sonunda o uykuya geçişte süper oluyor ölecek miyim ölmeyecek miyim gibisinden papatyaların nesli tükeniyor evde. Ama sonunda sağ salim bitiyor gece.
Sonuç olarak aile nasihatlerinin kulağa ne kadar anlamsız geldiği değişiyor. Geriye alan şey ise ailenin önemi oluyor.
Düşük Bel Kot…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder